Yeme bozuklukları günümüzde görülme sıklığı hızla artmakta olan ve ciddi sağlık sorunu oluşturabilecek bir bozukluktur. Yeme bozuklukları, bireyin yeme davranışlarında görülen tutum ve davranış değişiklikleri ile kendini göstermektedir. DSM-5’te Pika, Geri Çıkarma Bozukluğu, Kaçıngan/Kısıtlı Yivecek Alımı Bozukluğu, Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza, Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu, Tanımlanmış Diğer Bir Beslenme ve Yeme BozukIuğu, Tanımlanmamış Beslenme ve Yeme Bozukluğu olmak üzere sekiz ayrı grupta sınıflandırılmaktadır.
Yeme bozukluğu risk faktörleri arasında ailede çatışma ortamı, ailede yeme bozukluğu öyküsü, düşük benlik saygısı, duygu durum bozuklukları, madde kötüye kullanımı, kilo ve yemek uğraşları, obezite, obsesif kompulsif bozukluk, kötü olaylara maruz kalma öyküsü, cinselliğin kabulünde yaşanan zorluklar ve ergenlik problemleri yer almaktadır.
Yeme bozuklukları genelde ergenlik ya da erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkan ve genç kadınlar arasında daha sık görülen bir sağlık sorunudur. Yeme bozuklukları kişilerin yaşam kalitesini birçok alanda olumsuz etkileyebilmekte ve bazı durumlarda ölümle sonuçlanabilmekte dir. Bu sebeple yeme bozukluklarının erken tanısı, tedavide büyük önem taşımaktadır.
En Yaygın Görülen Yeme Bozuklukları
Anoreksiya nervoza, tıbbi bir nedenle açıklanamayan belirgin kilo kaybı, kilo almaktan korkma ve kilo almaktan kaçınmak için sürekli çaba harcama ile karakterize bir bozukluktur. Klinik ortamda hastaların aşırı zayıf oldukları fakat kendini olduğundan daha kilolu algıladıkları dikkat çekmektedir. Beden ağırlıklarını kontrol etmek için gıda alımını kısıtlama, ağır fiziksel egzersiz yapma, bağırsak hareketini arttıran ve iştah azaltıcı maddeler kullanma ve anlık kusma gibi yöntemlere başvurabilmektedirler.
Bulimiya nervoza, tıkanırcasına yeme nöbetleri ve kilo almayı önlemek için uygunsuz dengeleyici davranışlar ile karakterizedir. Hastalar, aşırı miktarda ve kısa zaman aralıklarında yeme ve ardından kilo almamak için kusma, bağırsak hareketini arttıran ilaçlar kullanma veya aşırı egzersiz yapma gibi yöntemlere başvurabilmektedirler.
Tıkanırcasına yeme bozukluğunda ise bulimiya nervozada olduğu gibi tıkanırcasına yeme davranışları olmasına karşın yineleyen uygunsuz çıkartma davranışları görülmemektedir.
Yeme bozuklukları genellikle kronik şekilde devam eden bir bozukluktur. Yeme bozukluklarının tedavisinde ekip olarak hareket edilmeli ve psikiyatrist, gastroenterolog, psikolog ve diyetisyen bu ekibin içerisinde yer almalıdır. Değerlendirme sonucunda hastanın tedavisinin ayakta mı yatarak mı olacağına karar verilir ve riskli durumlarda hastane yatış yapılır.
KAYNAKÇA
Erbay, L. G., ve Seçkin, Y. (2016). Yeme bozuklukları. Güncel Gastroenteroloji, 20(4), 473- 477. Steiger H., Gauvin L., Jabalpurwala S., Seguin Jr. & Stotland S. (1999). Hypersensitivity to social ınteractions ın bulimic syndromes: relationship to binge eating. Journal of Consulting And Clinical Psychology, 67(5): 765-775.
Kohn M. & Golden NH. (2001). Eating disorders ın children and adolescents: epidemiology, diagnosis and treatment. Pediatric Drugs, 3(2):91-99.
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (DSM-5) (5.baskı). (E. Köroğlu, Çev.). Hekimler Yayın Birliği (Orjinal eserin basım tarihi 2013).
Comments